Mücadele Eden Dört Kadının Hikayesini Anlatan Belgesel Filmi : “Yıkılacak Duvarlar’’

Yeşim Çoşkun

Kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ben Yeşim Coşkun. 1983 yılında Dersim’de doğdum. Çocukluğum ailemin siyasi sürgün dönemlerinden Yunanistan’da geçti. Almanya’ya göç ettikten sonra Heidelberg Üniversitesi Dilbilim Fakültesi’nde okudum. Sonraki yıllarda fotoğrafçılık eğitimi aldım ve Sivil toplum kuruluşları. Siyah Giyen Kadınlar, Benim Rengim Senin Dünyan ve Engelsiz Kadraj gibi projelerde aktif rol aldım. Yıkılacak Duvarlar belgeselininde kadın yapımcılarından biriyim.

‘Tearing Walls Down’ belgeseli ne zaman çekildi?

Yıkılacak Duvarlar belgeseli ilk olarak 2022 ilkbaharında gündeme geldi. Figen Yüksekdağ’ın hapishane koşulları ve dönemin siyasal atmosferi içerisinde kadın tutsak olmanın yansımalarını ekrana yansıtmak istiyorduk. Senaryoya dair yaptığımız tartışmalarda Aysel Tuğluk ve Gültan Kışanak’ın hikayelerinide birleştirme kararı aldık. Esasen bunun birtakım altyapısıda vardı. Muhafazakar ve Türk kökenli bir aileden gelen Figen Yüksekdağ’ın devrimcileşmesi bir kadın olarak siyasetin merkezine yürümesi, Gültan Kışanak’ın 30 yıl önce siyasi bir tutsakken işkence gördüğü kentin 30 yıl sonra belediye başkanı olması ve kürt siyasetinde ilk eşsözcülerden Aysel Tuğluk ve sonrasında tutsak döneminde yaşadığı travmasal baskıları el aldık. Ayrıca bu senaryoyu sürgünde yaşamak zorunda kalan vekillerden Sibel Yiğitalp ile tamamladık.

Yaklaşık 5 aylık bir hazırlık sürecini, 5 aylıkta çekim ve kurgu aşamalarının ardından yönetmenler Şerif Çiçek ve Hebun Polat’ın ve görüntü yönetmeni Hamdi Akyol’un kadrajından aldığımız görüntülerle izleyici ile buluştuk.

Belgeselin çekilmesinin sebebi ve hedefi nelerdir?

2023 parlemento ve cumhurbaşkanlığı seçimi süreci özgün koşullar altında gerçekleşti. Ezilenlerden yana siyaset yapan HDP’nin her türlü devlet baskı aracı ile güçsüzleştirilmeye çalışıldığı, her düzeyde en aktif kadrolarının tutsak edildiği ya da sürgüne zorlandığı bir süreci karşıladık. Bu asimetrik koşullarda aynı zamanda başarıya kilitlenmiş bir siyasi öznenin tutsak kadın vekil, belediye başkan ve eş başkanını ekrana yansıtmak elbette zor bir sorumluluktu. Ayrıca meselenin hapishane boyutunu ele alırsak, üç kadın ile sınırlamak doğru olmazdı. Çünkü baştada belirttiğimiz gibi, Sabahat Tuncel’inde aralarında olduğu onbinlerce devrimci siyasetçi kadın halen tutsak. Bu koşullarda karakterlerimizi birer sembol olarak ele aldık. Ancak anlattığımız hikaye onbinlerin hikayesidir. Özellikle AKP-MHP saray rejiminin kürt halkına ve ezilenlere ilk olarak kadın cephelerinden saldırmaya başlamasıda bizi bu belgesele itti. İsminin içerisinde de hedefi belli olan ‘Yıkılacak Duvarlar’ tüm bu senaryoya da uydu.

Toplumsal kültürün gelişmesi için özellikle kadınların rölü nelerdir ?Bu belgesel bu konuda hangi katkıları olmuştur ?

Türkiye ve Kürdistan kadın hareketi farklı dinamiklere sahip olmaklar birlikte her daim mücadelenin bir adım önünde oldu. Çünkü aşması gereken engeller daha katmerliydi ve bu durum kadın hareketini daha zorlu koşullarla sınadı ya da eğitti. Sınıfsal ve ulusal konularda mücadele ettiği kadar, kendi cins özgürleşmesi içinde kolları sıvadı, bedeller ödedi. Hatta mücadelenin en durgun anlarında bile 8 Mart’ları direniş meydanlarına çevirdi. Bizim belgeselimiz mücadeleye katkı iddası okyanusta bir damladır. Ancak evde ve sokakta yürüyen bu amansız mücadele kültür ve sanat cephesinden ufak bir katkımızda olursa bu bizler için önemli bir değerdir.

Şuanda Kürdistan ve Türkiye’ de kadınlar öncülüğünde büyük bir direniş sergilemektedir. Günümüzde bütün dünya da Jin Jiyan Azadî sloganı haykırılıyor. Bu sloganın önemi nedir aynı zamanda bugün dünyanın her yerine yayılmasının sebebi nedir?

Bazı sloganlar vardır tarihte yalnız o döneme ya da coğrafyaya değil, daha genele yayılır, tarihe kazınır. Latin Amerika direnişlerinden Venceremos ya da İspanya’dan No Pasaran bunlara birer örnek.  İşte Jin Jiyan Azadî sloganıda daha önceleri yalnızca kürt kadınları tarafından benimsenirken, Rojava devriminin enternasyonel karakteriği, kürt kadınının direniş çizgisi ve son olarak Rojhilattaki kadın isyanları Jin Jiyan Azadi’yi başka bir boyuta taşıdı. Her ulustan kadın meydanlarda sahiplendi, kız kardeşliğini büyüttü. İşte bu direngen kadının gücünü bizlere göstermekte.

Son olarak okuyuculara ne söylemek isterseniz?

Koşullar ne olursa olsun esas olan mücadeledir. Her türden eşitsizliğe, ulusal boyunduruğa, cins kırımına karşı direnmektir. Bizde bu direnişte yıkılacak duvarlardan bir tuğla çekebildiysek bunun onuru hapishanelerde direnen tüm kadın yoldaşlarımızın eseridir.